Stephenie Meyers'in dört kitaptan oluşan “Twilight - Alacakaranlık” serisi dünya çapında bir kültürel fenomene dönüştü. İlk beyazperde uyarlamasını istekle ve merakla bekleyen çok geniş hayran kitlesine sahip olan “Twilight” serisi, The New York Times gazetesinin çok satanlar listesinde 1 numaraya kadar çıktı ve listelerde toplam 91 hafta kalma başarısını gösterdi. Kitapların dünya çapındaki satışı 17 milyona ulaşırken çeviri hakları da 37 ülkede lisanslandı. İnternet ortamında bu seriye adanmış 350'den fazla fan sitesi hazırlandı. Başta The New York Times, Publishers Weekly, Amazon, Teen People ve Amerikan Kütüphaneler Birliği olmak üzere çok sayıda gazete, site ve kurumdan çeşitli ödüller kazandı.
17 yaşındaki Bella Swan'ın (Kristen Stewart) annesi, yeni kocasıyla birlikte başka bir yere taşınınca morali bozulan genç kız Phoenix'teki evini terk ederek Washington eyaletindeki Forks kasabasında yaşayan babasının yanına gider. Arizona'nın sınırsız güneşinden sonra Forks'un sisli puslu gri iklimi Bella'ya hayli egzotik gelmiştir. Yeni sınıf arkadaşı Edward Cullen ve ailesi de bir o kadar egzotiktir. Hepsi birbirinden güzel ve yakışıklı insanlardan oluşan bu çok özel aile, Bella'nın o güne kadar tanıdığı hiç kimseye benzememektedir.
Cullens ailesi ölümsüz kan içicilerden oluşan bir ailedir. Ancak son dönemde kendilerini sadece hayvan kanı içecek şekilde disipline etmişlerdir. Bir bakıma vejeteryen yaşam biçiminin vampirlerin dünyasındaki eşdeğerini yaşamaktadırlar. Olimpik Yarımadası'nda saklanırlar. Mümkün olduğu kadar normal bir yaşam sürerler ve sırlarını koruyabilmek için ne gerekiyorsa yaparlar.
Bella özellikle Edward Cullen'den (Robert Pattinson) etkilenmiştir ama yeni sınıf arkadaşı mesafeli davranır. Aslında o da Bella'nın cazibesine kapılmıştır ama vampir doğasının baskın çıkarak kontrolünü kaybedeceğinden korkmaktadır. Bella onun 90 yıldır aradığı ruh yoldaşıdır ama genç kızın kokusu nedeniyle kontrol edilemez çılgınlıklara sürüklenmek üzeredir.
Bella ile yollarını ayırmak isteyen Edward ona bir vampir olduğunu açıklar. Sırrını söylerken genç kızın tiksineceğini ve uzaklaşacağını ummaktadır. Ancak bu durum genç kızın aklını çelmiş, büyülemiştir. Kısa sürede ayrılamaz birer sevgili olurlar. Bella'nın onlardan birisi olma isteğiyle karşılaşan Edward'ın içsel mücadelesi giderek yoğunlaşmaktadır.
Edward'ın dünyasını daha fazla keşfettikçe hoşuna giden Bella kendisini ürkütücü bir romantizmin içerisine bırakır. Ancak Cullens ailesinin insan kanı konusunda tavrını benimsemeyen bir grup göçebe vampirin dikkatini çekecek ve onu yeni kurbanları olarak hedefleyeceklerdir.